Beyoğlu’nda Tünel ve Taksim meydanları arasında uzanan ve yüzyıla yakın bir süredir ülkenin en ünlü caddesi olma özelliğini koruyan İstiklal Caddesi, Bizans dönemi sonrasında şekillenmeye başladı. Tarihte Grand Rue de Pera ve Cadde-i Kebir adlarıyla da anılan caddenin bugünkü haline dönüşümü 19. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleşti. Tanzimat’ın ardından elit kesimi Avrupalı yaşam tarzına çağıran cadde, şık ve lüks binalara ev sahipliği yaptı. Cumhuriyet’ten sonra adı İstiklal Caddesi’ne dönüştü ve bu dönemde altın çağını yaşamaya başladı. Caddenin en olağanüstü dönemlerinden biri ise 1917 Ekim Devrimi’nden, özellikle de iç savaştan sonra ülkelerinden kaçan Beyaz Rusların kültürleri, müzikleri ve askeri üniformalarıyla Beyoğlu’nu doldurduğu yıllardı. Cumhuriyet’ten sonra da cadde, farklı sınıf ve kültürleri barındırmaya devam etti. Ancak kuşaktan kuşağa Levantenler azalırken, yabancılar ülkelerine döndü. 1950’lerle sonra başlayan göçlerden İstiklal Caddesi de nasibini aldı ve caddedeki mekanların çoğu lümpenlerin barınağı haline geldi. 60’lı yıllardan 80’li yılların sonuna dek cadde alışveriş merkezi niteliğini başka merkezlere kaptırdı. 90’larla beraber İstiklal Caddesi bir toparlanma sürecine girdi. Her biri birbirinden güzel ve değerli tarihi yapılar onarıldı ve caddenin eski köhneliğini terk etmesi yolunda ilk adımlar atıldı.
Bugün araç trafiğine kapalı olan İstiklal Caddesi’nin ortasından geçen tramvay Tünel ve Taksim arasındaki ulaşımı sağlıyor. Kafeler, sinemalar, kitapçılar, restoranlar, barlar, mağazalar ve birçok farklı kesime hitap edebilecek kültürel ve sosyal aktiviteler bu cadde ve caddeyi kesen sokaklarının arasında bir bir karşımıza çıkıyor.