Otel ve Tatil Rehberi

Otel ve Tatil Rehberi

  1. Otel ve Tatil Rehberi
  2. Ege
  3. Aydın
  4. Didim

ANTİK KENTLER, Didim

MİLETOS (MİLET)        

Büyük Menderes Irmağı’nın Ege Denizi’ne ulaştığı yerdeki yarımadanın üzerinde kurulan Miletos, İyonya’nın en eski yerleşimlerinden biri. Bazı antik coğrafyacılara göre Milet’i kuranlar Giritliler; Homeros’un İlyada’sına göre ise Atina Kralı Kodros’un oğlu Neleus önderliğindeki İyonyalılar. Şehrin kurtuluşuna ait efsanede ise Girit Kralı Minos’un torunu Milet tarafından kurulduğu anlatılır.

Söke’nin 28 km. güneybatısında ve Balat köyünün 1 km. kuzeyinde yer alan Milet, eski çağın en önemli limanlarından biridir. Kente ait ören yeri, Eski Balat köyünde geniş bir alana yayılmıştır. Milet, mimari, arkeolojik ve kültürel özellikleriyle önemli bir yerleşim yeridir. Üretim ve ticaret ilişkileri nedeniyle ekonomi tarihçilerinin, doğa filozoflarının kenti olması nedeniyle de felsefecilerin yoğun ilgisini çeken bir metropoldür.

Şehrin kurtuluşuna ait efsanede, Milet’in Girit Kralı Minos’un torunu Milet tarafından kurulduğu anlatılır. “Milet” ismi mitolojik açıdan “Apollon” ile ilgilidir. Apollon ile Girit Kralı Minos’un kızı Akakallis’in üç çocuğundan biri olan “Miletos”, Minos’un kötülük yapması ihtimalini dikkate alan Apollon tarafından dağa bırakılır.

Çocuğa kurtlar bakar. Çobanların büyüttüğü Miletos, daha sonra Anadolu’ya gelerek Menderes Nehri’nin kızı Kyane ile evlenir ve “Miletos” şehrini kurar.

Bazı antik coğrafyacılara göre Milet’i kuranlar Giritliler, Homeros’un İlyada’sına göre ise Atina Kralı Kodros’un oğlu Neleus önderliğindeki İyonyalılardır. Hitit ve Akalar döneminden sonra MÖ 12. yüzyılda kent, İyonların eline geçmiş; “Neleopolis” adını almıştır. İyonlar tarafından geliştirilen Milet, MÖ 7. yüzyıldan itibaren Ege’nin önde gelen ticaret, kültür, sanat ve bilim merkezi olmuştur. Bu dönemde, yetenekli Miletli denizci tacirler ve koloniciler, Karadeniz, Ege, Marmara ve Akdeniz’in dört bir yanında çok sayıda ticaret kolonisi kurarlar. Milet, MÖ 7. yüzyılda Kartaca’dan sonra dünyanın en büyük ticaret merkezi mertebesine ulaşır.

MÖ 546’da Lidya ile beraber Pers egemenliğine giren kent, MÖ 464’te Perslere karşı giriştiği bağımsızlık savaşlarında yenik düşer ve acımasızca yakılıp yıkılır; halkı tutsak ve sürgün edilir. MÖ 477 yılında tekrar kurulan kent, MÖ 334’te Büyük İskender, daha sonra Seleukhos ve Bergama Krallıkları; ardından da Roma ve Bizans’ın egemenliğine girer. Antik çağlar boyunca Milet’in dört limanı olduğundan söz edilir. Plinus’un bildirdigine göre Milet kenti yaklaşık 90 koloni kurmuştur. Bunların arasında Sinop, Trabzon ve Giresun gibi şehirler vardır. Milet, Helenistik dönemin ticaret, sanat ve bilim merkezlerden biri olmuştur. Özellikle Roma döneminde kent, anıtsal mimarlık yapıtlarıyla donatılmıştır. Kent,  MÖ 133 yılında Romalıların eline geçmiştir.

Daha sonra Büyük Menderes’in taşmasıyla bataklığa dönüşen ve denizle bağlantısı kesilen Milet, giderek önemi yitirdi. İlk Miken yerleşimiyle başlayan iskan çalışmaları, Türklerin Anadolu’ya egemen olduğu Plataia (Balat) yerleşimi ile 18. yüzyıla kadar devam etti. 13. yüzyılda Menteşe Beyliği tarafından Türk Balat’ı haline getirilen yerleşim, Menteşeoğulları’nın başkenti olarak parlak bir dönem yaşadı. Özellikle 15. yüzyıl başlarında İlyas Bey’in yaptırdığı külliye ve kervansarayıyla Balat köyü görülmeye değer. Balat Limanı, Anadolu ve Asya’dan gelen malların ihraç edildiği önemli bir ticaret limanıydı. 14. yüzyılda Latin kolonlarına ait konsolosluk, kilise ve mahalleler kurulmuştu. Evliya Çelebi, 17. yüzyılda Milet ören yerinden farklı uygarlıkların eserlerini bir arada barındıran açık sergi alanı olarak bahseder.

4. yüzyıldan itibaren nehrin getirdiği alüvyonlar nedeniyle Miletos kalıntıları günümüzde kıyıdan 10 km. içerdedir. Milet’te ilk kazılar 1899’da Th.Wiegand tarafından başlatılmıştır. Daha sonra 1838’de C.Weickert, G.Kleiner, M.Wiener ve günümüzde Prof. Dr. Volkmar Von Grave’nin başkanlığında kazılar sürdürülmektedir. Arkaik döneme ait bakır, tunç, demir ve kurşun madenine ait curuflar, arkeometalurji açısından önemli ip uçları vermekte; burada seramiğin yanı sıra metal sanayiinin de erken dönemlerde geliştiğinin de ipuçlarını vermektedir.

İlk şehir plancısı Hippodamos’un günümüz mimar ve şehir plancılarını kıskandıran geometrik planını uyguladığı filozoflar şehri Miletos’un uzun bir liste oluşturacak görülmeye değer yapıt ve kalıntılarından bazıları: Bizans Kalesi, Tören Caddesi, limanın önünde yer alan ve Roma dönemi izlerini taşıyan 14 bin kişilik stadium, Batı Anadolu’nun en sağlamı durumundaki Roma Tiyatrosu, palaestra (spor alanı), Liman Anıtı temelleri, şehrin ortasında yer alan Agora, tiyatronun 150 m. güneyinde bulunan İmparatoriçe Faustina’ya ait havuzlu hamam, çeşmenin kuzeyindeki gymnasium, asklepion, Roma dönemi çeşmesi, İyonik düzende yapılmış Athena Tapınağı ve hamamın doğusunda yer alan Serapis Tapınağı.

Burada yapılan arkeolojik kazılarda bulunan eserler Miletos’ta 1973 yılında kurulan müzede sergilenmektedir. Miletos kalıntıları arasında bazı Menteşe Beyliği eserleri de bulunmaktadır. agoranın yanında İlyas Bey Külliyesi, tiyatronun doğusunda Hanikah (tekke), tiyatronun önünde kervansaray ve antik hamamın bulunduğu yerdeki Türk hamamı, döneme ilişkin dikkat çeken eserlerdir.

Kutsal yolun sonunda yer alan liman kapısından başka Kutsal Alan’da Bereket Tanrıçaları Demeter ile Kore’ye sunulmuş iki tapınak bulunmaktadır. Burada bulunan rahibe Nikeso’ya ait heykel Berlin Müzesi’ndedir. Kentin en önemli yapısı Agora’nın güneyindeki tepeye kurulmuş olan Athena Tapınağı arazisine dikilmiş sütunları etkileyici. Burada tapınağın sadece kaidesini görebilmekteyiz. Tanrı tasvirleri olan kabartmalar İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor.

Miletos’da görülecek önemli eserler arasında evler de var. İnşa edildikleri tarihler göz önünde bulundurulduğunda, çok iyi durumda oldukları söylenebilecek evlerde çeşitli eşyalar da bulunmuştur. Miletos’ta Selçuklular dönemine yapılar da bulunmaktadır. İsa Bey Camii (1404) mermer işçiliği ile dikkati çekmektedir. Ayrıca hamam kalıntıları vardır. Ören yerinin çevresinde lokanta, büfe, çay bahçesi ile tuvalet bulunmaktadır. Geziyi tamamlayıp Didim’e doğru yol almadan önce çıkıştaki müzeye de uğramalısınız. Çevrede bulunan eserlerin bir bölümünü bu müzede görebilirsiniz.


Popüler Yerler