Otel ve Tatil Rehberi

Otel ve Tatil Rehberi

  1. Otel ve Tatil Rehberi
  2. Akdeniz
  3. Antalya
  4. Manavgat
  5. Side

Side'nin Narlı Tarihi

Side'nin Narlı Tarihi

Buluntulardan hareketle, M.Ö. 7. yüzyılda kurulmuş olduğu anlaşılan Side, zaman içinde piskoposluk merkezine dönüşmüş. Kentin refah seviyesi ise ancak M.Ö. 4. yüzyıldan sonra yükselişe geçmeye başlamış.

Side’nin kuruluşuyla ilgili çeşitli varsayımlar ileri sürülür. Nar (bereket simgesi) anlamına gelen Side, Kyme’liler tarafından kurulmuş. Manavgat’ın 6 km. güneybatısında, 400 m. genişliğinde ve 800 m. uzunluğunda bir yarımada üzerinde yer alan Side’nin “nar” anlamına gelen adının Grekçe değil de, eski Anadolu dillerine ait bir kelime olması, bu kentin M.Ö. 7. yüzyılda, İzmir’in kuzeyinden gelen birtakım Grek topluluklarından önce, yerli bir ırk tarafından kurulduğu gerçeğini ortaya koyar. Eldeki yazıtlardan, bölgeye gelen Greklerin, M.Ö. 3. yüzyıla kadar kendi dillerini unuttukları ve Pamfilya’nın hiçbir şehrinde rastlanmayan bir dili konuşmaya mecbur tutuldukları anlaşılır. Side’deki tarihi yapılarda sık sık nar resim ve figürlerine rastlanır.

Büyük İskender, Side’yi aldıktan sonra buraya yerleşen Greklerin zamanla Grekçeyi unutarak yerli halkın diliyle konuşmalarına kızmış olmalı ki, kentten ayrılırken halka Grekçe öğretmekle yükümlü öğretmenler bırakmış arkasında.Grekçe öğrenmeye mecbur kalan halk da, M.Ö. 3. yüzyıldan itibaren Grekçe okuyup, Grekçe yazmaya başlamış.

M.Ö. 6. yüzyılda Lidya, M.Ö. 5. yüzyılda Pers, M.Ö. 4. yüzyılda İskender, sonrasında da Helenistik medeniyetlerin egemenliği altına giren kent, M.Ö. 1. yüzyılda ise Roma İmparatorluğu ile yakın temasa geçmiş. Side’nin refah çağı, Roma İmparatorluğu ile iyi ilişkiler kurduğu M.Ö. 1.- 2. yüzyıllara rastlıyor. Akdeniz’in sayılı ticaret merkezlerinden biri haline gelen kentte, liman sayesinde kültür ve eğitim olanakları artmış. M.S. 2. - 3. yüzyıllarda önemli gelişme kaydeden kent, ticaret ve özellikle köle ticareti açısından önemli bir merkez olmuş. Bugün gördüğümüz yapı ve sanat yapıtlarının neredeyse tümü bu yüzyıllara tarihleniyor. Günümüzde Side’de görülen yapıların en görkemlileri Roma çağının bu evresinde yapılmış. M.S. 3. yüzyıldan sonra küçük bir Hıristiyan kenti görünümüne bürünen Side, Pamfilya’nın dağlık arazisinde oturan bazı kavimlerin saldırısına uğramış ve bunun sonucu olarak da yoksullaşıp zayıflamaya başlamış; kentin sınırları gözle görülür bir ölçüde daralmış. M.S. 4. yüzyılın başlarında tiyatro binasının sahne kısmı esas alınmak suretiyle inşa edilen surlar ikiye bölünerek yarı yarıya küçülmüş. Bu dönemde kent nüfusu da azalınca, tiyatro sınır kabul edilerek çekilen ikinci bir kara suru, birçok eserin ve caddelerdeki sütunların kale duvarlarının inşasında kullanılması nedeniyle, kentin kapısı ile tiyatro arasında kalan bölümü adeta harap olmuş. 5. yüzyıldan sonra piskoposluk (metropolis) merkezi olmuş ve yeniden canlanmaya başlamış; tekrar gelişmiş ve eski sınırlarından taşmış.10. yüzyılda meydana gelen depremler, yangınlar ve savaşlar halkın Antalya yöresine göçüyle sonuçlanmış. Bizans tarihçileri Side’yi bu dönemde bir korsan yatağı olarak tasvir ediyorlar. Strabon, Side hakkında şu bilgileri veriyor:


Aspendos’tan sonra bir başka nehir ve keza kıyıdan uzakta çok sayıda adalar gelir. Sonra Kyme’lilerin bir kolonisi olan ve içinde bir Athena Tapınağı bulunan Side’ye gelinir, hemen yanında küçük Kibyrates kıyısı vardır. Sonra Melas Nehri ile bir demir atma yerine ve Ptolemais kentine ulaşılır. Buradan sonra Pamfilya’nın sınırları başlar ve Korakesion, Kilikia Trakheia’nın başlangıcıdır. Pamfilya kıyısı boyunca gezinin tümü 640 stadia’dır (114 km.).”

Kentin terk ediliş tarihine ilişkin varsayımların çoğu 7. yüzyıl ile 9. yüzyıl arasındaki Arap akınlarını işaret eder. Kazılar sırasında rastlanan büyük yangın izleri de bunu doğrular. Yine her tarafta izleri görülen depremlerin kenti terk edişte önemli bir rol oynadığı da söylenir. M.S. 5. ve 6. yüzyıllarda üçüncü ve son parlak devrini yaşayan kent, 7. ve 9. yüzyıllarda Arap akınlarına uğramış ve savunmasız kalan halk Antalya kentine göç etmiş. 12. yüzyıl Arap coğrafyacılarından İdrisi, kenti bir harabe olarak tarifler ve burayı ilk defa “Eski Antalya” olarak adlandırır. Kent 1900’lü yılların başlarında Girit Adası’ndan gelen Türk göçmenlerine yurt olarak verilmiş ve burada Selimiye köyü -bugünkü Side- kurulmuş.


Günümüzde “portikli yol” olarak anılan cadde, agora ve tiyatro ile bütünlük içerisinde. Side antik kentindeki agoranın karşısındaki hamam, restorasyondan hemen sonra Side Müzesi olarak işlevlendirilmiş. Side’deki kazılarda ortaya çıkan Roma dönemi kalıntıları tüm dünyada haklı bir üne sahip. Kente son gelenler 1895 yılında Girit’ten gelen Türk göçmenler olmuş. Bunlar yarımadanın ucuna -liman ve çevresiyle bugünkü çarşı- yerleştirilmiş. Bu yerleşim bugünkü yeni yerleşimin ilk nüvesi gibi. Side’de artık eski ve yeni yerleşim iç içe geçmiştir. Hava fotoğraflarında bu iç içelik çarpıcı bir biçimde görülmekte.


Side'nin Narlı Tarihi Nerede, Harita

Side'nin Narlı Tarihi nasıl gidilir

Popüler Yerler